Spor aslında herkes için. Vücudumuzu kullanmamız gerekiyor, kullanmayan kaybediyor. Yani işleyen demir ışıldıyor. Herkesin spor yapması gerekiyor. Haftada en az 3-4 kere spor yapmak şart! Ofislerden kalkıp sahaya gittiğimiz zaman ya çapraz bağlarımızı ya da aşil tendonlarımızı kopartıyoruz. Hele bir de eski sporcuysanız vay halinize! Eski sporcular top gelirken ne yapması gerektiğini kafa olarak çok iyi bilirler ama bedenleri yapamaz. Ondan sonra da sakatlık gelir. Hepimizin formda kalması lazım. Birtakım rahatsızlıkları olanların da formda kalması gerekiyor. Özellikle hipertansiyonu ve şeker problemi olanların egzersiz yapması şart! Vücutlarımızı bilinçli bir şekilde kullanmalıyız. Sadece sporcu değil herkesin spor konusunda fikir sahibi olması, bu bilgilerin yayılması, konuşulması, tartışılması, doğru sporların bulunması gerekir. Sporcu bedeni çok özel. O bedene kavuşmak için çok büyük emekler harcanıyor. Sporcu antrenmanlara, eğitimlere çocukluktan başlıyor. Ailelerinin, antrenörlerinin, hocalarının destekleri oluyor. Büyük emeklerden, elemelerden geçerek büyük takımlarda sporcu oluyorlar. Ve bu vücut çok kıymetli. Bu vücuda çok iyi hizmet vermek gerekir. Bu vücut iyi korunmalı. Her cisim gibi dizimizde yer alan her dokunun da bir dayanma gücü vardır. Aşırı kullanma ve aşırı tekrar dizdeki dokuların dayanma kapasitesini aşarsa bozulmalar meydana gelebilir. Aşırı yüklenme ani bir hareketle veya bir yükün altına girmekle veya zorlamakla olabilir. Çok ani gelen normal bir yük bile dizde ağrıya neden olabiliyor. Örneğin ön çapraz bağ kopabiliyor veya menüsküs yırtılabiliyor veya kıkırdaklarda bir sorun ortaya çıkabiliyor. Basit bir fizik kanununu hatırlarsak: ‘’F= m x a’’. Burada ‘’m’’ vucut ağırlığını temsil ederken ‘’a’’ ise hareketi nekadar ani yaptığımızı veya ne kadar ani durduğumuzu temsil etmektedir.
Dizlerimizin doğal dizliği kaslarımız...
Dizlerimizin doğal dizliği aslında kaslarımız, bir şeyi aşırı yaptığımız zaman kas yorgunluklarımız ortaya çıkıyor. Kontrollü kas kullanımı olmadığı zaman da kıkırdak ve dizlere daha fazla yük biniyor ve dizlerimizde yaralanmalar ve sakatlanmalar daha kolay meydana gelebiliyor. Sonuç olarak herkesin bir fizyolojik kapasitesi var. Aynı zamanda menüsküslerimizin, kıkırdaklarımızın ve yumuşak dokularımızın, bağlarımızın ve kaslarımızın bir kapasitesi var. Bu fizyolojik kapasiteyi geçmeyecek şekilde spor yapmalıyız. Bu şu demek; ''Benim fizyolojik kapasitem 3-5kiloyu kaldırabilir.'' Aşırı zorlama yapmadan sporumuzu yapabiliriz ve böyle devam edersek bizim fizyolojik kapasitemiz artar ve daha fazla spor yapabilmeye başlarız. Yani size koşun dersem 1-2 km koşabilirsiniz. Ama öncesinde yürürseniz fizyolojik sınırlarınızda spor ve bu sınırlar içinde kalarak yürümeye devam ederseniz bir süre sonra 10 km koşmaya zorlanmadan başlarsınız. Burada önemli olan sürekliliktir. 10 km koşmaya başladıktan sonra sizin fizyolojik koşma süreniz doğal olarak 10 km’ye gelir. Sporda grafiği yavaş yavaş artırmak gerekir, yoksa ani yüklenmelerle ani düşüşler meydana gelir. Fizyolojik sınırlarımızı aşmadan spor yapalım. Fizyolojik sınırlarımız içinde sürekli spor yaparsak zaten fizyolojik sınırlarımızda da artış olacaktır.
Halı sahalar dizlerimiz için yeterince sağlıklı mı?
Fizyolojik sınırlarda kalabilmek için toprak çok önemlidir. Toprak biz koşarken ağırlığımızı absorbe eden doğal ve kalın bir yastıktır ve dizlerimize, dolayısı ile kıkırdaklarımıza binen yükü azaltır. Ancak koşu bandı doğal değildir. Bu yüzden koşu bandında kullandığımız ayakkabılar ve stilimiz çok önemli. Eklemlere fazla yük bildirmemek açısından koşarken kişilerin stillerinin iyi olmasını istiyoruz. Koşu stili istenilen düzeyde olmayan kişinin dizlerine ve kıkırdaklarına daha fazla yük aktarması ve sorunlar yaşaması olasıdır. Halı sahada dizlerimizin yaralanmasına neden olan en sık durum ayaklarımızın halı sahaya takılmasıdır. Ayak yerde olduğu zaman ani bir hareketle vücudumuzla yön değiştirmemiz gerekirse ayağımız yere takılabilir, takılmazsa çapraz bağlarımız kopabilir. Bu nedenle halı sahalardaki pellet denilen, o siyah kapsüller önemlidir ve yararlıdır. Ayağımızın yere takılmasını önler. Fazla kullanılırlarsa da kayıp düşebiliriz. Düştüğümüz zeminin altında toprak yerine beton olduğunu unutmamak gerekir. Bu nedenlerle çim sahanın ne kadar doğru ve fizyolojik olduğunu unutmamalıyız. Çim sahalarda da çim önemlidir. İyi bakılmamış sahalardaki çim öbekleri de tehlike arz etmektedir. Bu nedenle çim sahalar da halı saha gibi düz ve bakımlı olmalı, eskimiş çimler değiştirilmelidir. Takımlarımızın da maç öncesi hazırlıklarını çim sahada yapması gerekir. Soğuk hava şartlarında sahaların donmasını önlemek amacı ile sahalarımızın ısıtılması da gerekmektedir. Sular nasıl donuyorsa toprak da donuyor. Hava sıcaklığı -5 derecenin altında olduğu zaman zemin ısıtması olmalıdır. Sporculara düşen kısım ise doğru krampon kullanmaktır. Islak ve uzun çimlerde uzun dişli kramponlar, kuru ve kısa çimlerde kısa dişli kramponlar kullanılabilir. Kramponların diş boylarını ayarlamada sporcunun deneyimleri de önemlidir.
Hangi sporlarda kas yaralanması riski daha fazladır?
Patlayıcı sporlarda, ani yön değiştirmek gerektiren ve aniden depar atılması gereken sporlarda kas yaralanması fazladır ama kas yaralanması antrenmanların yoğunluğuna göre değişir. Kas yaralanması yeterince uyulmadığında, uygun olmayan antrenman programlarında daha fazla karşımıza çıkar. Kısacası vucudan iyi rejenere olması gerekmektedir.
Dizlerde meydana gelen en sık rahatsızlıklar nelerdir?
Dizde cerrahi dışı tedaviler her zaman ilk seçeneğimiz, diz cerrahisi, diz ağrıları ve diz rahatsızlıklarının yaşantımızı olumsuz etkilemesini önlemeye çalışan önemli tedavi yöntemlerinden biridir. Diz cerrahisinde, diz çevresi spor yaralanmaları, diz bağ cerrahileri, diz kıkırdak ameliyatları, kıkırdak üretimleri ve nakilleri, menisküs cerrahisi, menisküs tamirleri, diz çevresi kırıkları, diz yüzey kaplama protezleri, kısmi protezler ve total protezler, dizilim bozuklukları düzeltici ameliyatları yapılmakta. Sporcularda en sık görünen 3 hastalık; çapraz bağ kopmaları, menisküs yaralanmaları, kıkırdak problemleridir. Menisküs yaralanmalarında eskiden çapraz bağ kopmaları vardı. Ön çapraz bağı kopan futbolcuya ameliyat yapılmazdı, kopuk devam ettikleri için menisküs de yırtılırdı. Günümüzde menisküs yırtılması eskisi kadar görülmüyor. Bunun nedeni ön çapraz bağ ameliyatlarının daha fazla yapılıyor olmasıdır. Diz cerrahisi, atroskopik cerrahi yöntemiyle menisküs implantları, menisküs transplantasyonları ve menisküs tamirleri yapılabiliyor. Menisküs transplantasyonu gibi vakalarda kadavradan alınan ve -80 derecede korunan menisküsler kullanılıyor.
Menisküs yaralanmaları nasıl tedavi ediliyor?
Menisküs yırtıldığında uygulanan 4 tedavi yöntemi var.
Birincisi menisküs yırtığının çıkarılması ki sporcuların çoğu da bunu istiyor. Çünkü diğer tedavi yöntemi olan menisküsün tedavi edilmesi yöntemi yani yırtık parçanın dikilmesi, sporcu için daha zor ve uzun bir yol. Menisküsün dikilmesi durumunda diz hareketlerinin kısıtlanması nedeni ile kaslarında zayıflamalar ortaya çıkıyor. Tedavide başarı sağlansa bile spora dönüş menisküsün çıkarılmasına göre daha fazla gecikiyor. Bu durum sporcunun da, antrenörün de hoşuna gitmiyor. Kişinin ileriki yaşları düşünüldüğünde, menisküslerin korunması ve çıkartılmaması biz ortopedistlerin her zaman tercihi ama spor hayatı çok uzun değil ve başarılar önemli. Menisküsün dikilmesi sporcu ve doktorun kendi arasında vermesi gereken bir karardır. Tek başına sporcuya ya da doktora bırakılmamalıdır. İsteyen sporcunun menisküsü uygun bir şekilde dikilebilir. Üçüncü tedavi yolu ise menisküs implantları. Artık yırtık alındıktan sonra orada oluşan ve vucut tarafından doldurulmasının mümkün olmadığı boşluğa, menisküs fonksiyonunu görmesini amaçladığımız menisküs implantları yerleştirebiliyoruz. Bu implantları koyduğumuz zaman kişinin ya da sporcunun 6 ya da 8 hafta koltuklu değnek kullanması gerekiyor. Bu da bir sporcu için genellikle kabul edilebilir bir süre değil. Dolayısıyla implantları sporcularda tercih edemiyoruz. Dördüncü tedavi yöntemi ise menisküs tranpasyonları. Bir menisküsün % 80’inden daha fazlasını almak zorunda kaldığımız menisküs yırtıklarında kıkırdak aşınmaları, ve eklem kireçlenmeleri olasıdır. Bu durumda kişi ile verilecek ortak karar ile kadavradan menüsküs transferi de yapılan tedavilerden biridir. Bu tedaviler sporcular için genellikle uygun bir tedavi şekli olmayabilir çünkü spora dönüş bir yılı alabilir.
Dizlerde görülen diğer önemli sorun da bağ yaralanmalarıdır. Dizde 4 ana grup bağ var. Bunlardan ikisi yanlarda olan iç ve dış yan bağlar ve, ikisi ortada çapraz şekilde olan ön ve arka çapraz bağlardır. Sıklıkla yaralanan ön ve iç yan bağdır. 1. ve 2.derece iç yan bağ yırtılması durumunda cerrahi tedaviye gerek yoktur. Çünkü bu bağ kendi kendini tamir eder ve iyileşir. Fizik tedavi desteği bu durumlarda önemlidir. 3. derece yan bağ yaralanmalarında duruma göre cerrahi tedavi gerekebilir. Sporcuda ön çapraz bağda yırtık varsa o zaman durum değişir ve genellikle cerrahi tedavi gerekir. Ön çapraz bağı olmayan bir futbolcu arzu ettiği gibi bir spor yapamazken, bir bisikletçi ön çapraz bağı olmadan bir süre sporuna devam edebilir. Yine de spor ne olursa olsun dizin tekrar dönmemesi için dizin stabilitesini sağlanması gerekir. Bu nedenle ön çapraz bağ ameliyatları sıklıkla gündeme gelir. Ön çapraz bağ enteresan bir şekilde kopar. Bu kopma 70 milisaniyede olur. Kişi fark ettiğinde 140 milisaniye geçmiştir. Dolayısıyla ön çapraz bağlar aniden kopar.
Peki nasıl dikkat edecekler?
Verilecek en önemli tavsiye sporcunun tek ayak üzerinde iken tabanda yakalanmamasıdır. Halı sahada ayağı tabanda yakalanan futbolcularda bu daha sıklıkla meydana geliyor. Başka bir ifade ile ön çapraz bağ kopmalarının % 70’i temas olmadan oluyor yani kişi kendi kendine yön değiştirirken oluyor. Ani yön değiştirmeler sırasında taban yerdeyse dizi dönebiliyor ve ön çapraz bağ kopabiliyor. Parmak ucunda olan sporcular zıplayıp pozisyondan kaçabiliyorlar. Bir önemli nokta da, ön çapraz bağları kopmayı engelleyici antrenmanlar. Antrenörlerin bunları bilmesi ve antrenmanların bir bölümünde düzenli olarak uygulaması gerekir. Bu antrenmanlar, tehlikeli pozisyondan kaçabilmeyi ve yaralanmayı önlemeyi sağlamaktadır.
Ön çapraz bağ kopuğu olan sporcuyu nasıl bir süreç bekleniyor?
Ön çapraz bağ kopuğunda dizin çok farklı tabloları ortaya çıkıyor. Ön çapraz bağlar koptuğu zaman sporcu çok şiddetli ağrı duyabiliyor ya da hiç ağrı duymayabiliyor. Kopma olduktan sonra diz şişebiliyor ya da şişmeyebiliyor.
Ön çapraz bağı kopan kişi sonrasında neler hissediyor?
Diz ağrıyor ya da ağrımıyor, şişiyor ya da şişmiyor. Ön çapraz bağları kopan kişi 3-4 hafta sonra kendini daha rahat hissediyor, ağrısı genellikle geçmiş oluyor ama dizinde bir boşluk hissediyor. Boşluğu merdivenlerde ya da koşarken daha iyi hissedebiliyor. Dizine karşı bir güvensizlik oluşuyor. Dizini sakınmaya başlıyor, böylece kaslarda güçsüzlük oluşuyor. Kaslar güçsüzleşince bu güvensizlik daha da artıyor, kendini spordan uzak tutuyor. Spor yapmaya devam ederse ya da günlük hayatında ters bir hareket yaparsa dizi tekrar dönüyor ve bu sefer menisküsü de yırtıyor. Menisküs yırtılınca ağrı olmaya başlıyor. Yırtık menisküslerin % 10-15’inin dikilerek kurtarılabildiğini akıldan çıkartmamak gerekir.
Sporcularda kıkırdakta ne gibi sorunlar yaşanıyor?
Kimileri hayatına normal bir şekilde devam edebilirken, kimileri küçük bir kıkırdak sorunuyla ağrı hissederek rahatsız olabiliyor. Bu nedenle kıkırda sorunları genellikle dizlerde sorun çıkartsalar da sporcu kıkırdak sorunlarıyla çok şikayetçi olmada spora devam edebiliyor.
Ülkemizde bu konuyla ilgili farklı bir yaklaşım var mı?
Biz Türk ortopedistler olarak, yurtdışından eksiğimiz yok. Artık bilgiye ulaşma çağındayız, yeter ki bilgiye ulaşmak isteyelim. Yurtdışındaki ortopedistlerden cerrahi yönde de eksiğimiz yok. Ortopedi konusunda en gelişmiş ülkelerden biri olan Amerika’da ne tarz ameliyatlar yapılıyorsa burada da aynısını yapabiliyoruz. Hatta bazılarını daha iyi yapabiliyoruz. Sporcuların yurtdışına gitmesine bence hiç gerek yok.